"Müşteri sırrı" savunmasının icra müdürlüklerine yönelik ileri sürülemeyeceği hk. 12. HD. içtihatı
Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ayşe Kürtün tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Şikayetçi üçüncü kişi banka vekili icra mahkemesine başvurusunda; borçlu aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibinde, borçluya çıkartılan ödeme emrinin bila tebliğ dönmesi üzerine, borçlunun tebliğe elverişli adresinin bankadan istenmesinin Bankacılık Kanunu’nun 73. maddesi ve İcra İflas Kanunun 367. maddesi kapsamında müşteri sırrı niteliğinde olduğu iddiasıyla icra müdürlüğünün 13/07/2017 tarihli işleminin iptalini talep etmiştir. Mahkemece şikayetin reddedildiği; ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesince istinaf istemi kabul edilerek, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak şikayetin kabulü ile icra müdürlüğünün müzekkere yazılmasına ilişkin işleminin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır. İİK'nun 367. maddesi uyarınca İcra veya İflas dairelerinin borçlunun mevcuduna dair isteyeceği bütün malumatı hakiki ve hükmi her şahıs derhal vermeye ve talep halinde mevcudu bu dairelere teslime mecburdur. Bankacılık Kanunu’nun 73. maddesi uyarınca; “Kurul başkan ve üyeleri ile Kurum personeli, Fon Kurulu başkan ve üyeleri ile Fon personeli görevleri sırasında öğrendikleri bankalara ve bunların bağlı ortaklık, iştirak, birlikte kontrol edilen ortaklıkları ve müşterilerine ait sırları bu Kanuna ve özel kanunlarına göre yetkili olanlardan başkasına açıklayamaz ve kendilerinin veya başkalarının yararlarına kullanamazlar. Kurumun dışarıdan destek hizmeti aldığı kişi ve kuruluşlar ile bunların çalışanları da bu hükme tâbidir. Bu yükümlülük görevden ayrıldıktan sonra da devam eder.” Kanundaki bu kısıtlamalar bankaların mensupları ve diğer görevlilerin sıfatları nedeniyle öğrendikleri bankalara ve müşterilerine ait sırları ihtiyari ve keyfi olarak açıklamalarına engel nitelikte olup, cebri icrayı etkiler bir kısıtlama anılan maddede yer almadığından cebri icrayı kapsamaz. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca şikayetçi üçüncü kişi bankanın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 06.03.2018 tarihli, 2017/2708 E.-2018/687 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 01/07/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi verildi.
12. HD. 01.07.2019 T. E: 2018/9226, K: 11509